2.06.2010

insanları çok kırabilecek gibi görnüyorum ama aslında ben insanları kırmamak için hep kırgınlıklar biriktiriyorum. Yıllardır böyle olageleliyor. Benden çok şey gidiyordu, bana bir şey katmıyordu. Ben her şeyi incecik eliyordum, kendime kırgınlıklar çıkarıyordum, suçlar çıkarıyordum, her şeyden kendimi suçluyordum. Buna yanmak deniyor.
Yanıyordum.
Gün geçtikçe, belki ankara sonrasında. Ben bana daha çok yaklaşabildim sanıyorum. Artık 'nasıl düşünürse düşünsün' diyerek, belki üç belki beş ay sonra hakkımda doğru yargıya varabileceklerine ihtimal verip ucunu bırakıyorum. Zaten ne kadar kötü niyetli ya da zıt olduğum düşünülse bile, onlar da zamanla anlıyorlar. Aslında öyle değilmişsin'ler duyuyorum.
Öyle değilim.
Böyle de değilim.
Bildiğim şeyler de var,öğrendiğim. Çok fazla kendimi üzmemeyi öğrendim. kendimi suçlamamayı. Bazı şeyleri insanların doğası gereği olageldiğine bağlayabilmeyi. Akışına bırakmayı, kovalamamayı hayatı, geçip gittiğinin farkına varmayı. Akışından daha hızlı olduğunu sanmamayı.

elbette ben suçlu değildimm. ßir adamın sevmemesinde, bir dostun çekip gitmesinde, vazgeçilmelerde, çok sevilmelerde, nadasa bırakılmalarda.
Ben suçlu değildim. Ben kalandım, kalanlar terkeder diye bir şey yok bütün şarkıya inat.
Gidenler terkederler. İki kere iki de dört eder. BAsittir.
Zorlaştırmaya gerek yok terkedilişleri.
Sırtınızdan bıçaklayarak da gidebilir dostlarınız, sözlerini yutarak da, özürler dileyerek de, sizi ağlatarak da, güldürerek de.
Bir gün dönebileceklerini sanarak da giderler, döndüklerinde hala onları bekliyor olacağınızı sanarak.

Ben herkes için her sonucu ayrıntılı envatere dökerken, aslında kimsenin bu kadar dderrin düşünmeden kırıp geçtiğini gördüm.

bunlar da önemli değildi.
Herkesin doğası farklıydı, öyle olmalıydı. Öyle olmasaydı bazıları bu kadar vurdumduymaz, ben bu kadar geçmişe vefalı yaşamazdım.
Kendimi yerden yere vurmadım ama duygusuzca da anmadım giden dostlarımı, içmde tükenen sevgileri. SEvilmemeleri ve sevememeleri.

Artık biliyorum. Tek suçlu ben değilim hayatta.
Benim kırılmadığımı kim uydurdu yıllarca..

Ama artık kırılmıyorum. Ortada böyle bir durum var deyip, yeşil ışık yandığında karşıdan karşıya geçiyorum.

Bir tek ukte kaldı içimde. Kimseye öyle derinden bağlanamayacak olma korkusu. Sanırım sevmek benim 4. beşliğimde kaldı. Bundan sonrasına bu duyguları götürebileceğimi sanmıyorum.

/
Sırtını duvara yaslar, sırtını ağaca yaslar susarsın.

Artık sazın bağrı mı olur, kimsenin bilmediği bir ağrı mı, gider kendine gömülürsün.
Yoksa bu şehir, bu sokaklar seni alır kullanır, santim santim çürürsün.

Şimdi bir yeni sevda mı olur, kimsenin kapını çalmadığı bir inziva mı?Tutar sıfırdan başlarsın.
Yoksa bu ilişkiler bu zaaflar, seni yiyip bitirir.. Dirhem dirhem azalırsın.

Hiç yorum yok: