İnsanlar çok ukala, çok bencil, çok küstah, çok gururlu.
Ben iğreniyorum böyle şeylerden. Kendine saygın olması demek bir arkadaşa yüzünü dönerken bir arkadaşa sırtını dönmek değildir. "Bu anı bununla, yarını sen ve şununla" gibi bir paylaşıma gitmezsin. Kalbin açık olur, ellerin açık olur, herkesi istersin.
Bu seni yorar ya da yormaz, ama birilerinin gözünün içine soka soka, "şu an seni değil onu" demezsin. Bunu yapmazsın. İnsanlığa sığmaz beş kişinin bir arada olduğu yerde dört kişilik bir halka yapıp, diğerini arkada bırakmak.
gözünden yaş akarken, yanındayım. Derdin olduğunda, bana anlatırsın. Yalnızsan beni çağırırsın. Her seferinde başımla beraber.. Ama ne olur, mutlu olduğunda unutmasan?
sonra ben bir yere kadar görmemezlikten gelebiliyorum.
Ben anlamıyorum zaten, insana en çok, duasına en çok kattığı insanlar mı bok gibi hissettirebilir? Bunda bir yanlışlık yok mu.. Çok muhabbet-tez ayrılık, eyvallah. Ama allah için seviyorum, dedikten sonra da bunun başına geliyor oluşunda bir gariplik var, neyse. Hadi hayırlısı.
Artık çaba göstermek istemiyorum, yoruldum. İyi niyetin, sabrın, sadakatin, gururu hiçe saymanın da bir sınırı var. Bir türlü karşında yumuşama olmuyorsa nereye kadar dayanabilirsin? ne diyordu " Dost için sırtımı köprü yapmaya hazırım ben; Yeter ki temiz kalpleri taşıyan ayaklar geçsin üstümden."
İyi ama tek köprü benim bu arkadaşlıklarda bazen.
Her şeyin en iyisini bildiklerini düşündüren, her fazilete erdeme tek başlarına sahipmiş zannına kaptırtan.. Kalp kırmak, kabeyi yıkmaktır be. Dilleri ile kalp kıranı ibadetleri temizleyemez, be. Yok mu haberiniz bunlardan?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder