10.01.2013

Eve dönüş..

Bilkent'teki 6. dönemimi bitirdim. 1 tane kaldı.

Bu sefer de ayrılmak tıpkı Brüksel'e giderken olduğu gibi zor oldu. Bu kez 7 ay geri dönmeyeceğim için değil. Bu kez bir başkası hiç dönmeyeceği için.

Varlığı da bana bir şey ifade etmiyordu ama bu bir insanı hayatta son kez görüyor oluş, her zaman acı geliyor bana. Veda yok, söz yok, yüz yok. Sadece eşyalarını topluyor, sakin olmaya çalışıyorsun ve hatta o kadar yavaş hareket ediyorsun ki. Sanki birileri benim duygularımı almış gibi. hayır, sanki birileri beni duyguya boğmuş gibi. Aslında bütün birikenlerin bir gidiş anına sıkıştırılmaya çalışmasından başka bir şey değil ağır gelen.

Gözlerin araması, bulamaması.

Bir son hayal ederiz, aslında her şeyin bir sonu olduğunu da biliriz ama bazı sonları yanlış insanlarla hayal ediyoruz. Mesela o da başka şeylerin hayalinde ve bütün bunları umursamazken.

Uykusuz bütün gecelerimin sonunda mıyım, başında mı, bilmiyorum.
Yeni mi başlıyorum asıl hayatıma, yeni mi başlıyorum mutsuzluğuma, bilmiyorum.

Hayat bu ara çok üzerime geliyor. son yıllarda olduğu kadar değil, dudağımdan dökülen sözlerin verdiği bir rahatlama da var. Ama o rahatlamanın bana başka bir şey getirmeyişinin üzüntüsü de.

Ne çok üzüldüm bu işe ben, şöyle bir geriye bakınca mesela..
Hakettiklerin buldukların değil, belki de hakettiğin bulmak istediğin değil. Belki daha iyi belki daha kötü. bilmiyorum.

Pek bir şey bilemiyorum, nereye sürüklerse hayat ben oraya gideceğim. Plan yok, telaş yok, yorulmak yok.

Artık böyle sakin sakin, kendimi dinlemek istiyorum.

Bir defter yazmıştım ona. Dolabımda bıraktım, ne İstanbul'a taşımak istedim, ne ona vermek. Karşımda biriyle gördüğüm gece yazmayı bıraktığım bir defter. Ne işe yarar bilmediğim, atsam atılmayacak, satsam satılmayacak. Saklayacağım şehiri de seçemedim, beklemeye aldım.

Ben neler hesaplamış ne kadar ince detayları gözetlemişim meğerse.

Çünkü ben umursamıyor görünürken, ölürken, karşımda umursamıyor görünen sahiden umursamıyormuş.

Dişileri erkeklerden ayıran bu sanırım. Bundan da çok emin değilim.

Zaten pek bir şeyden emin değilim. Olmam mı gerekiyordu?

Ne gidişleri, ne dönüşleri, ne "şundan sonra " ları bekledim. insanda biraz insaf olmalı, biraz vicdan. Bir cümle kurabilmeli, sırf iyi hissettirmek adına. Güzel bir veda adına. İnkar, inkar inkar. Artık en nefret ettiğim kelimelerden biri olacak daha önce düşünmediğim bu kelime.

Özür yok, kabullenme yok, en ufak bir duygu belirtisi yok. İnkar inkar inkar.

"hiç"

"they've forgiven my mistakes.. I'm coming home, coming home. Tell the world i 'm coming home. Let the rain wash away all the pain of yesterday.."

10/01/2013 ESB / Ankara
Vera

5.01.2013

Riverside - Obél



I don t know why i go the way down by the riverside.

Bu kadına bayıldım, müziğine, sakinliğine, diyeceklerine...

4.01.2013

let us disagree



Bu şarkıya bir dizinin sonunda rastladım, ne kadar harika değil mi?

Sözleri de şimdi geliyor: ruh halime ne kadar uydu. Ah sabaha sınavım var kafam olmus fransızca. Ama şarkı sakinleştiriyor sigarası kahvesi ile yan yana...  so let us disagree..



What is wrong at the end of the day
What is really wrong no one dares to say
You know you're wrong when there's only one right
but what is wrong when right is out of sight

Right rode away long ago
Before rescuing wrong from below
I might be mistaken, I know 
but hey we need to be somewhat

Foolish, feebleminded, 
wrong and senseless
Right rode off long ago, 
there's nothing more you need to know,
there's nothing more you need to show,
Let us disagree 
cause wrong was made, for you to be

What is false when we can't hear no more
And there is nothing to cover for
What is wrong in this old wasted game
May right and wrong be one and the same

Right rode away long ago
Before rescuing wrong from below
I might be mistaken, I know 
but hey we need to be somewhat

Foolish, feebleminded, 
wrong and senseless
Right rode off long ago,
there's nothing more you need to know,
there's nothing more you need to show,
Let us disagree 
cause wrong was made, for you to be

3.01.2013

Clementine



I changed my mind, now I m feeling different. All that time.. wasted.

Leave The Light On

Videoya, renklere, küçük kıza, batan güneşe.. Bayıldım çok güzel değil mi :))

Sweet n Sour

Ne zaman çok cesuruz?

Bence ya başlangıçlarda ya da bitişlerde. İkisinin ortasında her şey karma karışıkken, kafa bulanmış, fikrin - kalbin dağılmışken hiçbir şey cesaret vermiyor.

Ama bittiğinde gelen rahatlık çok başka.

Biriyle bir sorun yaşadığında ya olayın etkisiyle hemen karşına alıyorsun, ya üzerinden zaman geçince "durum o vakit böyle böyleydi" diyebiliyorsun. Ben şimdiye kadar hep bu sonuncu hali seçtim. Bunu son kez 30 aralık'ta yaptım. biten şeyleri konuşmak çok daha kolay çünkü. Son raddeye gelmiş bir patlama hali değil, daha basit daha sakin ve daha oturaklı bir ruh haliyle, açık açık konuşabiliyor insan.

Üzerinden çok su akmış, çok zaman geçmiş duyguları dile getirmek ve yine hep olduğu gibi gömmek, üstünü örtmek değil de, bir kutuya koyup kapağını kapayınca gülümsemek ve rafa kaldırmak. Varsa bir huzur, insanın geçmişinde belirsiz bir nokta bırakmamasından geliyor.

Geçmişe takılı kalmamak ve ilerleyebilmek için bu çok önemli. Ama bundan daha önemli olan ilk söylediğimi yapmak. Buna da yeni başladım.
Artık üzülüp, kırıldığım ya da içimde bir yerde yara açan hiçbir şeyi susarak halletmek istemiyorum. Bitişlerini değil, başlangıçlarını bir netliğe kavuşturmaya karar verdim.

İnsanın derdini konuşarak anlatması en normali nihayetinde. Öbür türlü tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamıştan öteye gidemez ki.

Hasıl-ı kelam, gülüşüm yerine geldi. Ben daha çok ben oldum. Her halimin bir anlamı var. 4 gündür kendimi gözlemliyorum, olduğum yerdeyim. Ben bir yerde, aklım başka bir yerde, yüzüm gülerken içim perişan halde filan değilim. Bunları da sağda solda "bak ne kadar iyiyim" diye afişe etmeye gerek duymadım.

"growth is optional, so choose wisely"