31.10.2010

Sıraya geç 3, 2, 1

ßeni düzen-plan-sıra hastalığından kurtar okuyucu.
Yoksa bir gıdım yol gidemiyorum, görüldüğü üzere.
Niye böyleyim ben ya?
Bir haftada iki sınavım varsa, öncesindeki günlerde oturup çalışamama bunalımım nedir böyle allah aşkına?
Şimdi diyelim perşembe bir sınav, cuma bir sınav var. Ben mümkün değil perşembenin A dersine çalışmadan, B dersine çalışmaya başlayamıyorum. Bu kadarıyla kalsa iyi, A dersine çalışasım yoksa, çalışmıyorum. Çalışmıyorum ama gel gör ki ondan sonraki gün olan B ye de çalışamıyorum çünkü A'nın hatrı kalıyor.
Zaten diyelim A'yı bitiripp B'ye geçtim, mümkünatı yok aklımdan A çıkmıyor ki ben B'yi anlayayım. Bu durumda ben genelde perşembeye kadar A için sürünüp, A gecesi B'yi çalışıyorum.
Ama sonra gel gör ki aynı günde olan A ve B ler de oluyor olmuyor değil. O zaman bıçtığımızın resmidir, doğaçlama takılıyorum.

Bir şeyler almam gerekiyor, alışverişe çıkacağım, günlerce aklımda bir sürü şey birikiyor. Mümkün değil ben alışverişe çıkamıyorum, niye, liste yok.
O alışveriş kesin eksik olur, kesin ben bir şeyleri unuturum diye günlere günler ekliyoruz eksik-aksak fazladan 1-2 haftam daha oluyor.

Dostlarım, beni kolumdan tutup bir şeyler yapmak için sürükler misiniz?
Pek bir derdim var.

29.10.2010

ßugün ve dün her sey, sürekli belalardan engellerden kaçıp kurtulmaya çalısan bi bilgisayar oyunundaymısım gibi gerçeklesti. odanın ortasına üc metrelik ağır tahta indi, sonra tabağım tuzla buz oldu, bilgisayarıma ve yatağa çay döküldü, berbat çin usulü soslar nevresimime sıçradı, 5.5 saat içinde defalarca çamaşırhaneye inip çıktım, danışmaya indiğimde bir kızın sevgilisinin ölüm haberini alışına şahit oluverdim. uslu uslu yatağa girip uyusam da bugün bitse..

28.10.2010

Ayıbı toprağa gömmüşler, toprak kusmuş
Denize gömmüşler deniz taşmış
kimse ayıbından kaçamaz.
ama ama ama mükemmelll... :)

http://fizy.com/s/12a0l4

:)))))

16.10.2010

İşte işte işte bitti bir tanesi, hahhayy oturup bi ödevi tamamlamak bu kadar mı huzur verir. ßundan sonrakileri sersem yeridir neredeyse. :)

Şimdi başladık ßig ßang Theory'e. Hani ne ders geliyor insanın içinden ne başka bir şey. Hande'ye neler oluyor çalıp duruyor arkadan, atıştırmalar ve kahvelerin arasında kendimi kaleme kağıda mecbur bırakıyorum. İnsanın zevk aldığı bir şeyleri tamamlaması güzel. Sonuna katkıda bulunacaklara diyelim. Çünkü çok zaman insan kendisini amacına götüren şeyleri yapmaktan zevk alır. ßir ödevi tamamlamak iyi bir not almak içinse ondan, bir kaç satırı yazmak o romanı tamamlamak içinse ondan.

Rousseau'nun İtirafları raftan bana bakıyorlar onları kendi kitabımı tamamlamak için okumam gerekiyordu da nerdee...

Şimdi ben bu fransızcayı sökerim bi yüzüne baksam. ßakmam da gerek artık onun quizinden ve ödevinden çakıp durduğum yeter de artar, yüzünü güldürelim a4'lerin.

Ah sırtımmm, biri beni spora götürsün tanrım :)

/bütün bütün bunlar düşünülüp yazıya dökülürken : "ßi gideni mi var" çalıyordu.

8.10.2010

Yalnız Gezerin Düşlemleri

"İşte, yeryüzünde yalnızım; kendimle baş başayım; artık ne kardeşim var ne benzerim ne de dostum. İnsanların en seveceni en cana yakını bu insanlar arasından söz birliğiyle çıkarıldı. Bunlar düşmanlıklarını hainliğin son sınırına götürerek duyarlı ruhuma hangi üzüntünün daha çok dokunabileceğini araştırdılar ve beni kendileriyle birleştiren bağların hepsini kesip attılar. Kendileri istemeseler de onları sevebilecektim; sevgimden ancak insan olmaktan çıkmak yoluyla kurtuldular. Öyle istediklerine göre şimdi benim için yabancı adı sanı bilinmeyen insanlar onlar; birer hiçler!
-
Mutsuzluk kuşkusuz en büyük öğretmendir; ancak bu öğretmen dersini pek pahalıya satar ve yararı da ona ödenene değmez. Bundan başka boyle geciken ibretten yararlanma fırsatı da geçmiş olur. Gençlik bilgeliği öğrenme yaşlılık da uygulama dönemidir. İtiraf ederim ki deneyim her zaman bir şeyler öğretir ama daha yaşayacağımız süre zamanla ölcülüdür. Ölme zamanı gelince nasıl yaşamak gerektiğini anlamanın ne değeri var? Yazgım ve o yazgıyı yazan başkalarının tutkuları hesabına hem böylesine geç hem de acı içinde edinilmiş gerçekler ne işe yarar?
-
O tarihten beri uzun ve derin düşüncelerdne sonra benimsediğim ilkeleri inancımın ve davranış biçimimin değişmez kuralı saydım; artık ne anlayamadığım aykırı düşüncelere ne de önceden aklıma gelmeyenlere aldırır oldum. Bu düşünceler beni ara sıra kaygılandırdı ama sarsamadı. Kendi kendime hep şunu yineledim: “bütün bunlar fizikötesi dolambaçtan başka bir şey değildir ve aklımın kabul ettiği yüreğimin de onayladığı tutkular susturulduktan sonra içten gelen rızanın damgasını taşıyan ilkeler karşısında hiçtir! ..Demek ki talihe ve insanlara karşın beni mutlu kılmaya yeten inanca bağlanmak en doğrusudur.
-
Kimi talihsizlikler vardır ki ruhumuzu yükseltir ve güçlendirir; kimi de kıyıp onu öldürür: işte benim uğradığım bunlardan. Ruhumun mayası biraz bozuk olsaydı onu coştururdu ama tersine beni büsbütün aldırışsız olmak zorunda bıraktı..
-
Mutlu olmak için ne eksiğim vardı sanki ? bilemem. Ama olmadığımı biliyorum. Bugün de insanların en talihsizi sayılmak için neyim eksik? Evet kendi kendime bırakıldım ve kendi özümle besleniyorum.ama tükenmiyor ve bana yetiyor.
-
Mutluluğumun dış belirtileri yoktur; onu keşfetmek için mutlu insanın yüreğindekini görebilmeli. Ancak hoşnutluk gözden tavırdan edadan sesten anlaşılır ve anlayana da bulaşır gibidir. "

Yalnız Gezerin Düşlemleri
j.j. Rousseau

6.10.2010

Hastanelerden hala nefret ettiğimi gördüm. O küçücük aşıyı olmak bile o günlere dönememe yetti. Hala şokta gibiyim. Dirseklerden bileklere, hiç bir damarın bulunamayacağı kadar morarmıs o etlere, o iğnelere, o serum kokularına o kanlı gorunulere o keskin limonlu kolonya..Haydarpaşa.
Siyah bok.

FRİDA

Bir de bile bile kabullenenler var, her sey kendisinde son bulacakmıs gibi. Alıskanlıklarını sizde terkedecekmis gibi. Oyle bir sey de yok. Kimse oncekinden çok farklı olamaz, belki geri döner yıllar sonra ama yine de döner. ya da ölümüne yaklaşınca aklı başına gelir ve yanınızda biter.
Ah Frida. Masum olsan sana da acırdım ama sen de değilsin!

3.10.2010

aska dair.. elif e

Seni, her aşkın karşılıklı olması gerektiğine kim inandırdı?
Sevilen sevmek zorundaymış gibi, ya da seven hep bir karşılık bulmalıymış gibi?
Çok farkına varılmasa da, her şeyde bir hayır vardır sözünü doğrularcasına, bazı şeylerin mutlaka bizim göremediğimiz bir sebebi olur. İnanıyorum, sendeki yazma ya da okuduğuna anlam yükleme, ya da bir şarkıya oylesine güzel ve içten eşlik edebilme yetisi karşılık bulamadığın o aşktan geliyor.
Ve yine inanıyorum, sen butun bunların otesinde aslında bir gün sevmeyi sevebileceksin.
Sevmek mutsuzluk değil çünkü, sevdiğin zaman taşıdığın hüzünü yaşayış biciminden bile zevk almak. Yargılarını bırak, sen sadece sevmene bak.
Kusursuzca nasıl severim bunun yollarını ara ve bunu bul. Kapını da kapatma. Kimin, kime, nerede ve nasıl aşık olacağını yazan kitaplar yok. Bu işlerin asla'sı yok demek istediğim. Ama illa'sı da yok. İllaki olmayacak, ama asla olmayacak da değil. Bunların arasında bir yerde, "birini sevmenin insana kattığı o ağırbaşlı, o deli dolu, ya çok neşeli ya çok ciddi, ya cok yüzeysel ya cok derin" gel gitler var.
Bunların tadına var.
Birini seviyor olmak, onun da seni sevmesi gerektiği gerçeğini doğurmuyor.
Şairin dediği gibi "sen elmayı seviyorsun diye, elma da seni sevecek değil ya".
Ama emin ol, biz insanız. Hayatta da her şey olur. Olması gerekiyorsa.Su akar yolunu bulur. Sen bununla yaşamanın azap olduğu düşüncesinden kurtar kendini.
Bu güzelliği tadabildiğin için Rabbine şükret ve gerçekten samimi ol :)
Öpüyorum seni,
çok özledim.

VeRa