16.03.2011

ßir ßahar


O kadar da karışık değil aslında.
Sen bir şeyi seçiyorsun, onu yaşıyorsun. Hayır, hep böyle olmuyor. Bazı şeyleri seçmeden yaşıyorsun ama sandığın kadar zarar vermiyorlar. Sonuçta başını göğe kaldırıyorsun, bulutları görüyorsun, akşamüstü portakal güneşi tam sağında duruyor hergünki yollardan dönerken. İçten içe biliyorsun, hüznünle bile mutlusun. Onu bile seviyorsun.
Kendi hayatının zirvesinde olduktan sonra kimsenin nerede olduğu, ne kadar yakın, ne kadar uzak olduğu zoruna gitmiyor.
Kulağında bir şarkı dönüp dönüp duruyor.
Tekrar tekrar iliklerine kadar hissediyorsun, aslında mutlusun.
Mutluluğun battığı yerde hadi biraz hüzün rengi katalım tabloya diyorsun.
Bu bile uzun sürmüyor, yapay mutluluklar kadar yapay mutsuzluklar da kalıcı olmuyor.
Kendine heyecan mı arıyorsun?

Sanırım bahar geldi bugün Ankara'ya.
Bahar.
Çok şık, çok sevimli, çok huzurlu.

Yöneldiğim yolun yanlış olduğunu farkettim, başka bir şeyin arayışında olmalıydım, daha maneviyatla ilgili şeyler olmalıydı. Gittikce uzaklaşıp yöneldiğim yolda mutluluk yoktu. Gözü kör olanların bir alacağı olabilir ama benim yoktu.
İşte bütün bu şeylerin farkına vardığımda, tamam , dedim.
Tamamdır.

"Um ki onun sana layık görüleceği kadar küçülme Allah'ın huzurunda."

Hiç yorum yok: