9.11.2010

10.11.2010 !.!


Önce şarkımız : Searchin' My Soul



Günaydın Elif’im…

Kocaman bir nefes al, geriye doğru güzelce bir esne..



Pencereyi aç, doğan güne bak… Gök yüzünü de içine çek…

Aynaya bak, bir kendin için, bir de benim için gülümse,
Gülümsemeni de içine çek…

Yaşadığın hayatı, kendini, sonra hayatında olan insanları ne kadar sevdiğini tekrarla,
Sözlerini de içine çek…

Lavaboya kadar git, buz gibi suyu yüzüne çarp, soğuğu da içine çek…

Bugün daha bir özenle tara saçını, gülümseyerek çek kalemi gözlerine… Aynada gözlerinin içine bak, yine gülümse…

Onca yıl önce bugün, dünyaya hoşgeldiğin gibi, bu dünya için hala çok hoş olduğunu düşün.
Bu düşünceyi de içine çek.

Parmak uçlarından başlayan bir sıcaklık, kollarından yukarı doğru kaynayarak çıkıp kalbine gelsin, ağzın kulaklarına varana kadar kocaman bir tebessümle bak bu ekrana, şimdi o tebessümü de çek içine

Bugün istediğin kadar şımar, istediğin kadar sırıta sırıta yürü yollarda, rüzgar mı olur, yağmur mu, yoksa parlak bir güneş mi bilmem.. Onu da çek içine..

Yollarda bastığın her asfalt parçası, her kaldırım taşı senin adını tarihlerine yazsınlar, sen gururla yürü, başını dik tut, burnun yere düşse.. alma gitsin…

Bugün yol kenarında bir ağaçtan bir yaprak kopar, onu cebine koy. Kopardığın andan 7 sene 148 gün 6 saat sonrasını hesapla, o gün o yaprağı bana verirsin.

Kendine güzel bir kahve ısmarla sabahtan, şekerle doldurabilirsin, bugün her şeyi yapabilirsin, acısını çıkarabilirsin bütün dünya kadınları adına diyetlerin, hakkını layıkıyla kullan, kullanacaksın bilirim…

Defterimi aç, üç-beş satır karala bana, çok değil. Çoğunu kendine sakla.. Birkaç beyaz kağıt daha çıkar şimdi kendine sayfalarca mektup yaz. Geçmişine, şimdiki zamanına ve geleceğine dair. Konusu umut olsun, konusu mutluluk olsun, konusu sevmek olsun, konusu illa ki güzel şeyler olsun.

Geçmiş geride kalandır, ne kadar ansan da bugüne gelmeyecek olandır. Onu kötü anmayı bırak ve bütün mutsuz anlarını aslında çok sevimli hatalar, seni sen yapanlar, ufak detaylar olarak bir bir anıp bir kutuya koy hayalinde, onu da bir dolabın en üst rafına, kapağı kapalı olarak.

İşte böyle kurtul bütün aklına üşüşen, seni derinden sarsan, fikriyle kanını donduran, bütün olanlardan, olmayanlardan, olamayanlardan, iyi ki olmamışlardan. Çünkü olan ve olacak olan onca şeyin arasında bunlar hep değersiz, burnuna kaçınca hapşırmana sebep olan polenler kadar yersiz-zamansız şeylerdi.

Sen bugün çok güzel bir şehire, çok güzel bir okula, çok güzel bir aileye, herkese nasip olmayan dünyalar tatlısı bir yüze, naif bir ruha, koca bir yüreğe sahipsin… Bütün bunlar seni sen yapanlar ve asıl seni ilgilendirenler.
Bırak dış dünya nerede istiyorsa orada kalsın, oradan baksın sana. Senin ne olduğunu değiştiremezler. Herkesin aklında oluşacak fikre de sen müdahale edemeyeceğine göre, kimse gereğinden fazla umurunda olmadan, mutlu-mesut yaşamaya devam et.

Bir gün biz seninle buradan çok uzaklarda, bu ülkenin çok uzağında, aynı hayallerin içinde yol alırken, bugünü anarız, yarım kalmış Ankara’yı bir gün birlikte geri döner tamamlarız, sonra İstanbul’da sokaklara adımızı yazarız, sonra hangi sefer sayılı uçakta bilmiyorum ama omuz omuza buralardan kalkar-uzaklaşırız.

Kocaman bir pasta dilimi, çok pembe bir ruj, çok ukala bir sırıtış, çok kendinden emin adımlar, çok parlak bir hayal bugün seninle olsun, umarım seni hiç terketmezler. 

Ben…
Pamukşekerikutludoğum Festivalini başlattım, bitince gece yarısı ararım..

Öptüm..

Çok çok çok mutlu-biraz uçuk kaçık- çok pembe- bol turuncu bir hayat geçirmen dileğiyle,

“Kalbim sıcak çikolatayla dolmuş gibi”

Zeena.

10.11.2010

Hiç yorum yok: